Ali (R.A.)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte
Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
Şabanın yarı (on beşinci) gecesi olunca, gecesini (ibadetle) kıyamla* geçirin, gününüde oruç tutun.
Şüphesiz Allah-u Tebarake ve Teala o gece güneş batımından en yakın semaya (inmekten, çıkmaktan, hareket ve intikalden münezzeh olarak, Zat’ına yakışan bir inişle) iner de, fecrin doğuşuna (imsak oluncaya) kadar:
“Bağışlanmak isteyen var mı onu mağfiret edeyim, rızık isteyen var mı ki onu rızıklandırayım, belaya tutulan var mı ona afiyet vereyim, yok mu şöyle isteyen, yok mu böyle isteyen?!” diye nida eder.
Artık kim ne isterse mutlaka ona muradı verilir.
(İbni Mace, İkametü’s salat, no:1388, 1/444; Beyhaki, Şu’abu’l-iman, no:3542,3555, 5/354-362) [Şa’ban-ı Şerif Risalesi – Ahmet Mahmut Ünlü]
(*) Hadis-i şerifte geçen “Kıyam” tabirinden, lügat anlamındaki “Ayakta durma” manası kastedilmemiş, ancak ibadet ve taatta geçirme mefhumu murad edilmiştir.
Resulullah (S.A.V) o gece secdede;
Azabından affına sığınıyorum, gazabından rızana sığınıyorum, Senden Sana sığınıyorum. Zat’ın yüce olmakta daim oldu. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem, Sen kendini övdüğün gibisin. Okuduğu dua.
Yayımlayan